STK tipi solcu olmamdan mütevellit bu ara sağa sola proje görmeye gidiyorum. Bu yazıda kendi işimden değil, beraber çalıştığımız yerel kuruluşların işlerinden bir örnek vereceğim.
Irak uzun yıllarını, özellikle de Amerikan işgali sonrası yıllarını savaşa kaybetmiş bir ülke. Onun bunun köpekleri emperyalizm, sosyalizm deyu devletlerin itişmesini yorulamaya çalışırken olan insana olmuş, çok çok yıllardır açlıkla, hastalıklarla boğuşan, temel ihtiyaçlarını gideremediğinden yaşam kalitesi düşen halklar geride kalmış. İşte hal böyleyken bazı Iraklılar kendi sorunlarına kendileri çözüm bularak hak ettikleri onurlu bir yaşam hakkı için mücadele ediyorlar. Bugün Kürdistan’da bir süredir iletişimde olduğum böyle bir oluşumdan kimselerle bir araya geldim.
Birinci dünya problemleriyle uğraşan pek çoklarının kulağına komik gelecek bir projeyle uğraşıyor bu arkadaşlar. Buna göre, Kerkük’ün en sorunlu bölgelerinden birinde 160 kadar dul kadına tavuk ve horoz veriyor, onların yumurta satışıyla para kazanmalarına destek oluyorlar. Proje kısaca bu. İşin içine ticari ilişkiler girdiğiiçin biraz çekimser yaklaştığım bir proje idi. Ancak projeyi yöneten arladaşların anlattıkları kafamdaki pek çok soruyu, cekimser kaldığım kısmı sildi. Halen şöyle olsaydı iyi olurdu dediğim bir iki konu var, onları da en sonda paylaşayım. Ama şimdi giderilen kuşkular:
Yardım edilen kimselerin seçilmesinde birkaç adım var. İlkin ezilmiş bir grup olarak dulların seçilmesi. Eşleri savaşta ölmüş/kaybolmuş kadınlar erkek egemen toplumlarda hayatlarını daha da zor şekilde ikame ettirmek durumnda kalıyorlar. Kimisinin hiç mi hiç gelir kaynağı yok. Böylelikle başkalarına bağımlı kılınıyorlar. Bu kadınlara geçim imkanı sağlamak demek onların başkalarına olan bu bağımlılıklarını azaltmak, hayatlarının kontrolunu bir derece tekrar kendilerine vermek demek. Bu yüzden zaafiyetleri diğer toplumsal gruplara göre cok olan bu grubun seçilmesi gayet doğal.
İkincil konu 160 kadının seçilmiş olması. Bu seçim bazı kriterlere dayandırlıyor. Temel nokta fakirin fakirini, her açıdan en fazla zaafiyet gösterenleri seçmek. Bu nedir? Baktığı insan sayısı çok olan, hasta olan, gelir kaynağı hiç olmayan gibi kriterler ışığında en çok ihtiyacı olanları seçmek demek. Proje fikrinin ve yönetiminin sahibi arkadaşlara göre işin diğer bir boyutu da bu kriterler üzerinde hedef kitleyle anlaşmak. Daha sonra bu kriterlere uyan kimselerin seçimini yerel liderlerin (muhtar vesaire) ve yine hedef kitlenin yardımıyla tespit etmek. Burada yerel liderlere danışılması haricindeki kısımlara katılmaktan çekinmiyorum.
Projeye dahil edilecek kişilerin seçilmesinden sonra sıra dağıtımı yapılacak tavukların alımına geliyor. işin bu kısmını ihale ile halletmişler. Ancak ihaleye çıkmadan önce veterinerlerden alınacak tavuklarla ilgili kriterler edinmişler ve alım tamamen buna uygun yapılmış. En azından alınan tavukların yerel olduğunu bildiğimden itiraz edecek pek nokta bulamıyorum.
Tavukların alımından sonra iş bunların bakılacağı alanlar yapılmasına geliyor. Burada bahsettiğimiz şey tavuk kümesinden farklı bir alan değil. Yine veterinerin yönlendşrmesi ile tavuklara ne kadar bir alanda bakılacağı, nasıl bakılacağı vesaire belirleniyor. Bu alanlar her kadının yaşadığı yerin bahçesinde oluşturuluyor.
Daha sonra seçilen 160 kişiye nasıl tavuk bakılacağı, nasıl yumurtacılık yaılacağıyla ilgili veteriner destekli bir eğitim veriliyor. Okuma yazması bilmeyenlere destek olması için bir yakınları veya başkaları ayarlanıyor. Ardından tavuklar dağıtılıyor.
Tavukları yumruta vermeye başlayan kadınlara iki seçenek sunuluyor, ya bir toptancıya yumurtaları satmak ya da pazara gidip kendş ürünlerini kendileri satmak. Bazısı pazar yerine kendileri gidip araya aracı sokmuyorlar. Diğerleriyse yaşlı oldukları veya yanlarında süreli bakmaları gereken birileri olduğu için toptancıya satış yapıyorlar. Toptancıya satış yapan 7 yumurta karşılığı 1000 dinar alırken, pazarda kendi satış yağanlar 5-6 yumurtaya 1000 dinar kazanıyorlar. Tabi böyle yazınca rakamlar bir şey ifade etmiyor, o yüzden detaya giriyorum. Proje bölgesinde 1 kg pirincin fiyatı kalitesine göre 500 dinar ile 2000 dinar arasında değişiyor. 1 kg patatesin fiyatı 750 dinar civarı. 1 kg etin fiyatı ise 15-20bin dinar arası (dün döviz ofsinin bana verdiği kura göre 1 dolar 1260 dinar). Bir kadın günde 10000 dinara yakın para kazanıyor. Bu da bazı temel itiyaçlarını gidermelerinde kesin bir etki sağlıyor.
Bir diğer nokta projeye dahil edilmeyen kadınlarla ilgili. Bazı kadınlar şimdiden projeye dahil olmayan kadınlara destek olmaya başlamışlar. Takas esasına göre bir yardımlaşma sözkonusu. Buna göre projeden tavuk alan bir kadın komşusuna bu tavuğu ödünç veriyor, ay sonunda verdiği tavuk ile elde edilen yumurtaların yarısını alıyor. Diger kadın da kendisinde kalan civcivlerle yola devam ediyor. Civcivlerle yola devam etmek… =’)
Buraya kadar projeyle ilgili iyi yanları, kafama takılmayanları yazdım. Takılan kısımlaraysa şimdi değinelim. Yardım edilecek kişilere dair kriterlere yerel veya değil herhangibir önde gelen isme danışılarak karar verilmesini sorunlu buluyorum. Yerel isimlerden destek alınması elbet doğal. Ancak burada toplum liderleri vesairenin desteğini almak sadece bunların projeyi kösteklemelerine engel olmak adına olmalı. Bu durumda da kriterlere karışmaları engellenmeli.
Bir başka kafaya takılan durum tavukların alımı ile alakalı. Tavukların ihale ile belirlenen şirketten alındığını biliyorum. Ancak burada tavukların kalitesinin yanında satıcıyla ilgili kriterler belirlenebilir ve en küçük üreticilere yönelinebilirdi. Biraz zorlu, ancak başka bir çözüm yolu da tohum takası örneğinde olduğu gibi hayvan takasına gidilmesi, tavukların alındığı ilk isme belli bir süre sonunda aynı miktarda tavuğun geri iade edilmesi olabilirdi.
Benzer bir takas yolu yumurtaların el değişitirmesi için de kullanılabilirdi. Yumurta karşılığı üretici kadınların temel ihtiyaçları para ekonmisine en minimum şekilde girerek karşılanmaya çalışabilinirdi. Bu yol seçilmiyorsa dahi yumurta toptancısı olarak bölgede isim yapmış bir tücar değil bölgede işsiz olan başka isimler bulunabilirdi. Belki en ideali projeye seçilen kadınlar arasında bir kooperatif kurulmasını sağlayarak yumurta üretiminden, yumurta karşılığı temel ihtiyaçların karşılanmasına her alan onlara bırakılabilirdi.
Son değineceğim konu ise tavuklara sağlanan yemle ilgili. Veteriner tavsiyesi ile hareket edilidiğinden belli bir fabrikadan belli bir yem alınmasına karar kılınmış. Bu yemlerin içindeki katkı maddeleri başka birieri aracılığıyla araştırılabilir böylelikle hormonlu yem alınmasının önüne geçilebilirdi. Bu konuda duyarlılığın az olduğunu sezmekle beraber sözkonusu yemlerle ilgili ayrıntılı bilgiye de sahip olmadığımdan konu üzerinde pek yorum yapamıyor. Ve bundan sonra projeyle ilgili pek söyleyebileceğim bir şey kalmıyor.
Merak edenler için not düşeyim, proje yöneticisi aylık aylık 350 euro gibi bir para alırken, projenin finansçısı 100 euro gibi bir maaş alıyor. Proje bütçesinin yakaşık yuzde 8’i maaşlara giderken, yaklaşık %90 (%88.40) direkt proje harcamalarına gitmekte (yani bşr kony 2012, bir invisible children’dan bahsetmiyoruz).
Sizlere stk tipi bir solcu olarak Iraklıların yaptıklarını anlattım. Olay budur. Sorusu olan?